SERBEST KÜRSÜ
MASAL MI? C......Emmi gitti-Geldi. Bizim son beşiğin keyfi genelde yerinde, C….. emmisi ona üç tekerli bisiklette almış ki deymeyin keyfine. Yaramaz olunca bisiklet demirden de olsa fazla dayanmamış bizim kine, oyuncak arabalar. Tabancalar, Elmalı şekerler. Şımardıkça yaramazlıkları da artıyor. Her istediğim olsun istiyor. Kim istemez. Gün geliyor C…… emmi Küçük bahçeli evini satıyor. Neden satmış? Kimselere söylemiyor. Paraları ne yapmış. Kimileri diyor, kumar oynamış, kimileri yanlış yerlerde harcamış, bir sürü laf. En olur tarafı, Damadının borçlarını ödediği. Damadı hiç çalışmaz, her gün sabah kahvehaneye gider, akşam gelir. Bol Şeytan nefesi (sigara) çekermiş, en ucuzundan, en dumanlısından. Çoluk çocuk ne yer ne içer umursamazmış. C……Emmi de onların yanına taşınmış mecburen tek odalı bir yere… Bizim son beşikle görüşmeler, kesilmiş ister istemez. Son beşiğin yaramazlıkları iyice artmış. Koştururken bir gün kafasını yardırıyor. Anası koşturup bir avuç toz şeker, bastırıyor kanayan yerin üzerine, bir parçada temiz bez bağla kafasını haydi. Oyuna devam. Nerede öyle ambulans, ambulans adı bile yok. Bir gün düşer ayağını kanatır. Toz şeker pansumanı tamam geçti geçti birde dua tamam. oyuna yine devam. Derken Bizim son beşiğin okul zamanı da gelmiş. Hadi bakalım okula. Okul biraz uzak, yazın neyse de kışın bayağı sıkıntı. O zamanlarda güzel sıcak tutan ayakkabılar nerede? Ayak kabılar naylondan, biraz pahalısı kara lastik. Yazın kısıntı yok. Kışın kar yağdı yerler buz kesti mi. O naylon ayakkabılarla yürümek, biraz değil bayağı zor. Soğuk biryandan donduruyor, değer yandan buz tutan yerlerde düşe kalka yürü. Okula varıncaya kadar. Kulaklar, ayaklar donar, tir tir titre. Okulun sobası yanıyorsa, hemen yaklaşmazlarmış. Çünkü çok soğuktan, çok sıcağa geçişler insana daha çok acı verir ve hasta eder. Her hareketinize dikkat etmek gerekiyormuş. Bir an dalarsanız ayaklarınız kayar düşersiniz. Diğer çocuklar zaten eğlence arar kıkır kıkır gülerler. Mahcup olmak istemiyorsanız dikkat şart, zemin kaygan.. Bizim son beşik ilk zamanlar iyi gidiyormuş. Biraz sessiz gürültüsüz normal ayarlarda, zaman ilerledikçe arkadaşlar falan başlamış yine yaramazlıklara. Öğretmenlerden, hele de okul müdüründen dayak yemediği günü pek olmazmış. O zamanlar dayak cennetten çıkma derlermiş. Normal bir durummuş sanki. Ana, babalar çocukların şikâyetlerine pek aldırmaz. Hatta “öğretmenin vurduğu yerde gül biter” derlermiş. Bu gül ne zaman biter bilinmez ama bayağı hırpaladığı inkâr edilemez. Bizim son beşik bu durumdan pek memnun değil haliyle. Koşturma dayak. Ödevini yapmadın dayak, tırnaklarını kesmemişsin, mendilini unutmuşsun dayak. Hem de iyi dayaklar. Tırnakların biraz uzunsa, beş parmağını birleştir. Kim kontrol ediyorsa onun insafına kalmış. Okul müdürüne denk geldiniz mi, kızılcık sopasıyla bayağı bir hırsla vururmuş. Eğitim şart. Bizim son beşik okuldan bayağı bir soğumaya başlamış. Her gün dayak yetmedi. Birde aşı günleri oldu mu okuldan kaçarmış. Okul çıkışına kadar oyalanır sonra eve gidermiş. Küçük yer müdür takipte, ertesi gün yakaladı mı, cezayı keser. Zaman bu öyle ya da böyle akıp gidiyor. Bizim ki düşe kalka, zorla, zorunlu eğitim. 4. Sınıfa kadar gelmiş. Ama hiç ders çalışmak yok. Zaten istemedin mecburen gidiyor. Canı sıkıldı mı okuldan kaçıyor. Birde duyuyor ki C…… emmisi eniştesiyle geçinememiş. Tekrar yakın bir akrabanın yanda. Bir oda bir ara yeni bir yere taşınmış. Durumu bizimki, ilk fırsatta kaçıyor emmisinin yanına. Okul olmasa da olur. Bir işe girer çalışırım demiş kendi kendine. Para kazanmayı öğreniriz, kolay sanıyor. C……. Emmisine bana bir iş bul çalışayım der dururmuş, istediği olacak çare var mı? C…. emmi ne yapsın. Tanıdık bir kahvehane sahibi varmış ona ricada bulunmuş oda gelsin bakalım. Yapa bilirse çalışsın, bir hafta deneriz. Beğenirsek aylık ücretini de konuşuruz devam eder… Helal para kazandığınız günlerimiz bereketli ve daim olsun. Hayırlı günler. EYYUP AKMETİN / 4.05.2019
Bu yazı 152 kez okundu.
YORUMLAR |