DUYURULAR

Cumali Cumalioğlu İT İTİ ISIRMAZ! Şiiri



Facebook'ta Paylaş! Twitter'da Paylaş! Sık Kullanılanlara Ekle!
Harf Boyutu Küçült Harf Boyutu Normal Harf Boyutu Büyüt
Puanınız kaydedildi.
Teşekkür ederiz.
0,0
0
Şiire puan verin!

Cumali Cumalioğlu

İT İTİ ISIRMAZ!

Kendi efkârimca okur yazarim
Bir dost bulamadim gün aksam oldu!
Kul Himmet Üstadım



İT İTİ ISIRMAZ!

Son günlerde fazlasıyla duygusalım. Bu duygusallık içinde geçmişimi, kazanımlarımı ve yanılgılarımı gözden geçirmeye başladım. Bu gözden geçirme karşıma bazı özlü sözleri ve güzelim atasözlerini çıkardı.
''İt ürür, kervan yürür! ''ü Nazım Usta''nın kaleminden bir yergi ile ''Küçük insanları büyütenler, küçülürler! '' ve ''İt, iti ısırmaz! ''ı kendi yoksul, perişan sözcüklerim ve yetersiz dilimle bozuk tinsel durumumun bir yansıması olarak anlatmaya çalışacağım.
Cağaloğlu Yokuşu''nun başında, (şimdi halâ orada mıdır bilmiyorum) Gazeteciler Cemiyeti''nin hemen yanında Kolay İlân Gazetesi vardı. 80''li yıllarda bu gazete günlük olarak çıkıyordu. Kongre, tüzük gibi ilânlar yayımlıyordu. Gazetenin sahibi ömrümce tanıdığım tek filozof, (kendi deyimiyle tek feylesof) Koca Çınar, Vahap Okay''dı.
Vahap Hocam bu Kolay İlân Gazetesi''nin eki olarak haftada bir kez kültür-sanat eki çıkarıyor, posta giderlerini de kendisi karşılamak koşuluyla binlerce sanat-edebiyatsevere ücretsiz ulaştırıyordu.
Şüphesiz Vahap Hoca''dan çok şey öğrendim. Ama bugünkü yazıma esas olan ''Küçük insanları büyütenler, küçülürler! '' sözünü gençliğimin ilk yıllarında ilk kez Vahap Hocam''dan işitmiştim. O gün bu gündür o özlü söz kulağımda küpedir.
Dedim ya yine de çoğu zaman bu sözü unuturum. Ve insanlara hak etmediklerinden fazla değer verip onların bu değeri hak etmediklerini görüp üzülürüm. Çoğu zaman her insana insanî duygularla yaklaşıp insanî duygularla seven hümanist yüreğim beni yanıltır.
Bu yanılma beni de, duygularımı da alabora eder. Bugün yine alaborayım. Yazımın esası da bu alabora halimin bir yansımasıdır.


KÜÇÜK İNSANLARI BÜYÜTENLER, KÜÇÜLÜRLER!

Uzun zamandir yazmakta oldugum bir internet sitesinde, bir ablamı gücendirdigim için o siteden ayrildım. Ben ayrıldıktan sonra gerek sayfama, gerekse kişiliğime saldirgan sözlerle satasmayi sürdüren biri çıktı ortaya. Kendisini tanımam. Bu kişiyi yanıtlamak için yeniden üye oldum. Şöyle bir mesajla sayfama giriş yaptım:
Sayın Yöneticime Ricamdır! Arıza yapanları ya düzeltiniz veya üyeliklerini askıya alınız efendim. Bunu savunduğumuz ortak değerler ve sitenizin en çok tıklanmasını sağlayanlardan biri olarak, ayrıca Forumunuz Kuralları 2. madde gereğince rica ediyorum. Biri kaldıramayacağı bir yükün altına girmeye çalışıyor. Ben cevap vermek istemiyorum. Saygılarımla...
İkinci mesajım şöyle idi: Yeniden Merhaba Dostlarım ve arkamdan teneke çalmaya çalışanlar! Kaya gibi, dağ gibi karşınızdayım. Herkesin sorunlarını yanıtlayabilirim. Beni acıtanları acıtmadan ama iğneleyerek, beni üzenleri üzmeden ama düşünmeye sevk ederek huzurunuzdayım. Tekrar herkese merhaba! Benden rahatsızlık duyanlar şimdi açıkça söylesinler veya ben ölünceye kadar sussunlar!
Bir hafta bekledim tek sözcük yok. Tekrar ayrıldım yeniden ortaya çıktı.Yüzleşmek üzere geri dönüyorum. Kayboluyor. Ben üyelikten çıkıyorum o yine çıkıyor ortaya... Sanıyorum elli-altmış yaşlarında biridir. En düşük olasılıkla kırklı yaşlarda...
Elbette çoğu zaman kişinin yaşı önemli değil, geçirdiği yıllar boyunca elde ettiği bilgi birikimi, toplumsal gelişim, kültürel gelişim, yaşamdan aldığı dersler ve bilgi dağarcığına doldurdukları kısaca insanî kazanımlarıdır önemli olan. Bu yüzden de atalar ''Akıl yaşta değil, baştadır! '' demişler. Çoğu zaman yüreğim yanılır. Kişiye benden fazla yaşadığı yıllar için fazladan bir saygı gösteririm.
Çoğu zaman yeni bir şey öğrenmek için bir gün, bir saat, hatta bir dakika bile önemlidir. Örneğin otobüs durağına sizden bir dakika önce gelmiş olan birisi bekleyeceğiniz otobüsün geçip geçmediğini sizden önce görüp öğrenmiştir.
Görülüyor ki yaşam yürüyüşünde fazla yol almış olanlar daha fazla, bilgi ve deneyime sahiptirler. Bu yüzden kendimden büyüğü hep saygılı olmuşumdur. Ancak bu görüş açısı bir çok defa beni yanıltmıştır.
Yine otobüs durağına dönelim isterseniz. Sizden önce gelene kibarca yaklaşıp sorarsınız. .......... yönüne giden otobüs geçti mi acaba? Yanıt çok kolaydır. ''Evet az önce geçti'' Veya ''ben geldikten sonra geçmedi'' Bu kadar basit bir yanıt yerine ''ben nerden bileyim! '' gibi sert bir çıkışla ya da ''ben yön tayinci miyim? '' gibi ters bir soruyla da karşılaşabilirsiniz.
O zaman onu adam yerine koyup bilgisine başvurmanızın bir anlâmı kalmış mıdır? Ya da ''bu nasıl adamdır''? Veya ''ben neden bunu adam yerine koydum ki? '' Gibi bir soru takılmaz mı kafanıza. Yani bu kendi kendimize yanılgımızın bir muhasebesi değil midir? İşte bu yüzden diyorum ki ''küçük insanları büyütenler küçülürler! ''


İT İTİ ISIRMAZ!

Atalar bu sözü bildiğimiz itler için söylememişlerdir. Atalarımızın hemen her sözü deneyim ve birikim sonucu edindikleri kazanımlarını gelecek kuşaklara aktaran böyle özlü, kısa ve kesin yargı bildiren sözlerle anlatmışlardır. Ve hemen her sözü insanlar için, insanın gelişimi için söylemişlerdir. ''İt, iti ısırmaz! '' sözü de yine insanoğluna güzel bir uyarı ve öğüt niteliğindedir.
Benim en sevdiğim atasözlerinden biri ''İt ürür, kervan yürür! ''dür. Bir diğeri de ''İt, iti ısırmaz! '' sözüdür.

Aynı konumda, aynı statüde, aynı meslekteki ya da aynı mahalledeki iki kişiden biri, birine bir tekme vurmuşsa diğeri de mutlaka tekmesini esirgemez. Bu durum çoğu zaman bir haklılık ya da arka çıkma ile ilgili değildir.
Bir amirin başka bir amire karşı, memuru savunduğu görülmüş müdür? Bu ikinci tekme de benden, ''düşene bir tekme de sen vur! '' Veya ''altta kalanın canı çıksın! '' anlayışı hep bir gizden, bir korkudan kaynaklanır. Yoksa birbirlerini kollamak kaygısından değil.
İşledikleri çirkinlikler ortaya çıkacak diye ödleri kopar. Bu korku da onları çirkinleştirir, korkunçlaştırır. Hele de biri diğerinin biraz üstü konumundaysa yağcılığın, yaranmanın bini bir para bile değildir! Ve alt konumdaki amir üst konumdakine sakladığı gizi ortaya çıkmasın diye sürekli yalakalık yapıp durur.
Sakladığı şey ne kadar büyükse o kadar çirkin, o kadar korkunç ve o oranda yalaka olur. Diğerinin haklılığı önemli değildir o''nun için, önemli olan kendi gizinin önüne bir taş daha koymaktır. O gizi sağlamlaştırdıkça kendini de güvende sanır. Gizi açığa çıkmasın diye feda edemeyeceği, harcamayacağı kişi yoktur. Elbette alt konumdaki harcanacak! Böylece gizlenen sır sağlama alınacak! İşte bu yüzden aynı konumdaki iki kişiye karşı uyanık olun dostlarım. Çünkü ''it iti ısırmaz! '' demiş atalar.

Cumali Cumalioğlu
15.05.2008 - 12:20



İT ÜRÜR, KERVAN YÜRÜR!

Atalar sözleri içinde güzelliklerini, deyişlerini günümüze dek kaybetmemiş olanlar vardır. İt ürür, kervan yürür! Sözü de bence bunlardan biri, belki de en başta gelenidir.
Çocukken ne vakit bu sözü duysam, gözümün önüne; soluğu kesilmiş, havası tuğla gibi kızgın bir çöl gecesinde çıngıraklarını yıldızlara yükselterek ilerleyen bir kervan gelirdi. Kervan boyuna ilerlerdi; peşinden, uzaktan uzağa köpekler ulurdu. Bu uzaktan uzağa uluyan köpek seslerini ardında bırakarak boyuna yürüyen kervan benim küçücük yüreğimde saygılı bir korku doğurur, gözlerimi kapayarak anacığımın bağrına sokulmak isterdim.
Büyüdükten sonra bu sözün içimde doğurduğu saygılı korku, bir çok korkular gibi, silindi. Bu sözü en kara günlerimde bir ışık kaynağı gibi doldurduğum oldu gözlerime.
İt ürür, kervan yürür. Bu bir ateşli türküdür ki, her inanan, her inandığı gibi döğüşen adamın dilinde dolaşır durur. Her devrimin ilk bağatırları kavgaya atılırken bu sözü haykırmışlardır.
Bütün bir adamoğulları tarihi; bir bakıma göre; yürüyen kervanlarla, ürüyen itlerin süregelen döğüşünden başka bir nesne değildir.
Nazım Hikmet

Kaynak: Hilmi Yücebaş / Hiciv Antolojisi

Cumali Cumalioğlu

Bu şiir toplam 410 kez okundu.
19.05.2008

Bu şiire henüz yorum yapılmamış.

Siirdemeti.Net - 2005 Yılından Günümüze Karşılıksız Sevgi ©