DUYURULAR

Cumali Cumalioğlu İKİNCİ YENİ AKIMIN ŞİİRİMİZDEKİ İŞLEVİ Şiiri



Facebook'ta Paylaş! Twitter'da Paylaş! Sık Kullanılanlara Ekle!
Harf Boyutu Küçült Harf Boyutu Normal Harf Boyutu Büyüt
Puanınız kaydedildi.
Teşekkür ederiz.
0,0
0
Şiire puan verin!

Cumali Cumalioğlu

İKİNCİ YENİ AKIMIN ŞİİRİMİZDEKİ İŞLEVİ

a-Sözdizimindeki bozmalar:
İkinci Yeni örneklerine ilk bakışta hemen herkesin kolaylıkla görebileceği en belirgin özellik, sözdiziminde gerçekleştirilen bozmalardır. Bu bozmalar, genellikle “büyük” şiirde olduğu gibi, anlamın daha bir incelik ve kesinlikle İletilmesine yardımcı olan teknik gereklilikler olmaktan çıkmış, kendine amaç bir dilbilgisi sapması durumuna indirgenmiştir.
Edip Cansever’in YERÇEKİMLİ KARANFİL’inden: (/bu böyle kimin gittiği/bu sanki niye durduğumuz mu?/siz git ey!/kimbilir neyi saldığımız bu da/siz bak ey!/ben miyim şimdi nerde?/ben çok ey!/gecemizde duranı sen kal ey!/sevmeye domuzlanıyor gittikçe/yılan yalan çinkoya mavi/çok ağrıyan yerlerim pembeye mavi/ağlayacağımız geliyor bir türlü/yok biraz öyle, çünkü saaten bile anlatandır ellerine/çağırsam gidivermeye sence bir uzaklıktan kendimi/insandı gibi, çağırmaktı gibi yerinde/bir çiçek geliyorsun yer altı çevresinden-bir kartal gidiyorsun çıplağın ayaklarla/bakınca bir şiir canlanıyorum dünyaya/aynı bir gözler denizi/bu gözler de yatağa iç yapanları-masaya üst yapanları bunlar/işte uzunlardan ayak, işte beyazlar beyazından kalabalığı/ben derim: sana olmak, seni duymak, seni yürümek/)
Edip Cansever’in PETROL’ünden: (/bir ay yeni bir ay yapıyordu odaya girdiğini/sen, o benim, daha ne duruyorsun aşk kelimesi/bir adam düşünülsem şapkası maviyle gelen-bir ekmek koparılsam işte o sıra/neden bir şey bu gürültü/)……………..
Cemal Süreya’nın ÜVERCİNKA’sından: (/bir sürü güvercin havalan/bir de var sen koynumda yatıyorsun/gibi bir Erzurumulu yanından geçen minarelerin/çoğaltan ellerini seviyorum kaç kişi/)
Cemal Süreya’nın GÖÇEBE’sinden: (/bir günler şölenlerle egemen ülkede/seni anmak sonu açım yalnızım/)
İlhan Berk’in GALİLE DENİZİ’nden: (/bir sabah çıkmak güneşler aylar bir sabah çıkmak/)……………….
….. Türk şiirinde sözdizimi bozmaları….. giderek yeni bir söyleyiş geleneğinin önemli araçları olacaktır.
b-mantık dışı söyleyişler:
….. Elbette sözdizimi bozmaları da anlamı doğal yolundan kaydırmaya, giderek yok etmeye yönelik girişimlerdir, ama bu bozmalar, bir dize birimi içinde çok küçük kesitleri, genellikle de kimi sözcükleri kapsar.
………………., şiirde olmaz diye bir şey yoktur. Ama mantık dışılığın, yeni bir mantık düzeni oluşturup anlamı desteklemediği durumlarda, us kurallarının bükülüp kırılması, tersine çalıştırılması, ikinci yenicilerin bazı söyleyişlerini basit zihin oyunlarına indirgemektedir. Şu örnekler savımızı yeterince kanıtlar niteliktedir:
Edip Cansever’in PETROL’ünden: (/Tokatlı diyorlar yada bir atın başlangıcı/bu kaç kapılı bir konyak?/bakılıp tutulan gibi bir bir ellerin çarşısında/bir tabak bir örtüye kolunu çarptırarak/Yani bir sabah uğrayan evlerin çokluğunca/)………………
Cemal Süreya’nın GÖÇEBE’sinden: (/güvercin kuşkusu, cırlak güneş/ufak sineması sevginin/bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman/sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya/hani şimdi bunlar rokoko/)………………
Oktay Rifat’ın AŞK MERDİVENİ’nden: (/dişimde denediğim yumurtası kayıkların/üşürse denizkızı mağazaları/usulca kemirdim avuçların pişmanlığında-uçan fistanlarını evlerin/)………………


c-durağan düzene karşı şaşırtı şiiri:
……………… Ne dize düzleminde sözcüklerin yerini, ne de tüm şiirde söyleyişin akış yatağını önceden sezmek olanaklıdır. Henüz daha olgunlaşmamış sonuçlarla da olsa, şiirin yapısı, iç deneyimin karmaşık tedirginliğinin doğrudan bir yansıması olmuştur. ………………
d-çağrışım düzensizliği:
…Çağrışımlar birbirinden ne denli uzak olursa olsun, gerçek ozan, bu uzaklıkları bir bireşimde yakınlaştıran, bu ayrılıkları okura bir bütünün vazgeçilmez ve doğal parçalarıymış gibi gösteren bir zeka ve düşgücü birliği gösterir. Oysa ikinci yeni ürünlerde, genellikle, uzak çağrışımlar arasındaki gizli ilişki yakalanmaya çalışılacak yerde, aykırı çağrışımlar derlemesi yapılmış, dolayısıyla şiir, duyumlardaki düzensiz ve rastlantısal değişikliklerin olduğu gibi kağıda geçirilmesi biçiminde anlaşılmıştır.
………………. İşte birkaçörnek:
Edip Cansever’in YERÇEKİMLİ KARANFİL’inden: (/kadınlara sarkıntılık edin, hoşa giden bardaklar alın/)
(/İşte bir dolgunluk şapkası; ikide bir çıkarıyordum/O kadar çıkarıyorum ki, aşk olsun bulutlara/Nereden bakılırsa ellerin görünüyor şimdi - - E. Cansever, agy)
e-yeni bir düşgücü anlayışına doğru:
……………….
İlhan Berk’in GALİLE DENİZİ’nden: ..... (/Görüyorum bir çocuğun gözlerinin içinde denizler inip kalkıyor/İşte yeniden dünyadayız, dünyada bayağılıklarla pisliklerle yan yana dünyadayız/Bir sudaki balıklara bakıyor balıklara gözlerimizi çıkarıp veriyoruz/Bizim vermeyecek hiçbir şeyimiz yok/) ……………….
Cemal Süreya’nın GÖÇEBE’sinden: ..... (/N’olur ağzından başlayarak daha yıkıntılardan/Çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat/)
f-yapısı olmayan bir şiirsel yapı:
………………. İkinci yeniciler, şiirin Garipçilerde olduğu gibi kolay bir ritim, kıvrak bir söyleyiş, öykünülebilen bir deyiş tekniğinin çok uzaklarda bulunduğunu, başarısız sonuçlarla da olsa vurgulamışlardır.
g-yeni bir öyküleme yöntemi: “kendiyle konuşma”:
İkinci yeni, çoğu yerde düz yazıya düşme pahasına, (da olsa) şiirde değişik bir öykülemeye yönelmiş(tir.) ………………. Yeni öyküleme yöntemi, ikinci yeninin tüm bozma, mantık dışılık, benzetmede bağıntısızlık, çağrışımlarda düzensizlik öğelerini içeren bir ‘kendiyle konuşma’dır. …………….……………….……………….………… ………………. Şiirsel anlatım gittikçe süren bir uzantı, bir noktadan sonra okurun dünyasını gereksizce kalabalıklaştıran yavanlıklar dizisine dönüşüyordu. Başlangıçta düşgücünün renkli devingenliğiyle yola çıkan öyküleme, giderek düşgücünün yaratıcılığını da kurutuyordu.
h-uyum sürekliliğinden bilinçli uyumsuzluğa:
İkinci yenicilerde, dizelerinde görüldüğü gibi, her dizenin birbirine ritimle bağlanması gerekliliğine özellikle sırt çevrilmiştir.
Cemal Süreya’nın ÜVERCİNKA’sından: ….. (/Erkekler hamamında Süleyman/Az namussuz değilmiş hani/Kalkıp dosdoğru Eskişehir’e gitti/Enflasyon parasıyla otuz lira/) ……………….
(/Sen şimdi çırılçıplak elma yiyorsun/Bir yarısı kırmızı bir yarısı yine kırmızı/ … /Ben de çıplağım ama elma yemiyorum/Benim öyle elmalara karnım tok/Ben öyle elmaları çok gördüm ohooo./ - - C. Süreya, agy.)
ı-karmaşık bireyin şiirde yerini alışı:

k-sorunsal cinselliğe doğru:
………………. ikinci yeni ozan, kadına ve cinselliğe de daha perdesiz bir gözle bakar. Bundan böyle kadın, dizeye, etiyle kemiğiyle giren ve ozanı dürtükleyen bir varlık olmuştur. Yeni düşgücü, kadına gerçekliği içinde yaklaşmaya başlayınca, kadın imgesi ve cinsellik de elle tutulur bir derinlik ve sorunsallık kazanmış; kadın, aşk ve cinsel etkilenme bölgeleri nerdeyse özdeş sayılmıştır.
Edip Cansever’in YERÇEKİMLİ KARANFİL’inden: (/Aşkı duydum mu bir başıma kalıyorum/Kasıklarımı ovuyorum bir güzel/) ……………….
Cemal Süreya’nın ÜVERCİNKA’sından: (/Bir sürü çiçek ama saydırmaya kalkma/Ayrı ayrı kadınlardan koparılmış/Kadınlardan ya hem de bilsen nerelerinden/.)
(/Kızlığın masanın üstünde/Kocana saklıyorsun/ - - C. Süreya, agy.)
(/Ben uzun minareliyimdir doğma büyüme/ - - C. Süreya, agy.)
(/Sınırsız denizinde çarşafların/Bir gider bir gelirdi işlek ağzı/)
Cemal Süreya’nın GÖÇEBE’sinden: (/Sonra o gider sesini yıkardı/Telefonda saatlerce seviştiğinden/)
İlhan Berk’in GALİLE DENİZİ’nden: (/Bir kadın soyunuyorgöğsünü tüylerini en olmadık yerlerini görüyorum/)

SONUÇ :

a-dize düzleminde devrim:
b-sanatın yapaylığının yasallaştırılması:
………………. Sanatın kendisi yapaylıktır, çünkü sanat doğallığı yenen, ona egemen olan, onu kendi isterlerine göre yeniden kuran bir eylemdir. İkinci yeniciler, altüst ettikleri ve yeniden kurarken istedikleri gibi oynadıkları, hatta anlamsızlığa dek vardıkları dize kurgusuyla, sanatın gerçek yolunun sanatın içinden geçtiği gerçeğini en korkusuz uygulamalarla doğrulamışlardır.
Ne yazık ki ikinci yeni ozanlar, bozduklarını yeniden kurarken, yapaylığı kendine amaç bir şey gibi görmüşlerdir. Dolayısıyla, ortaya koydukları ürünlerin çoğu, doğallığı aştıkları halde, yeni bir sanatsal düzen gerçekleştirememiştir.
c-Türk şiirinde ileriye dönük önemli sonuçlar:
………………. Garipçiler, bozduklarının yerine kolaylıkla bir gelenek oturtabilmişler, bunu kalıp haline getirinceye dek sürdürmüşler, şiirsel eylemin araştırma yolunu tıkamışlardır. İkinci yeniciler ise, sürekli olarak laboratuar çalışması yapmışlardır. Dize düzlemindeki bu laboratuar çalışması kuşkusuz birçok kötü örnek üretmiştir. ………………. İkinci yeniciler ne yazık ki birçok örnek dışında laboratuarın dışına çıkıp, ürettikleri malları şiirsel kullanıma sunamamışlardır. ……………….
d-İkinci yeniyi başkası değil kendisi öldürdü:
e-İkinci yeni Türk diline bağlı bir olgudur:

(Bedrettin Cömert / ELEŞTİRİYE BEŞ KALA)
Özetleyen : Cumali Cumalioğlu

Bu şiir toplam 503 kez okundu.
12.01.2008

Bu şiire henüz yorum yapılmamış.

Siirdemeti.Net - 2005 Yılından Günümüze Karşılıksız Sevgi ©