Siirdemeti.Net 2007 Şiir Yarışması Şiirleri

BİR DALA TUTUNMANIN ÖYKÜSÜ
I
Rüzgarlar suluyor yine
avuçlarımın senden kalan kırıntılarını.
Gözyaşlarım umudunu yitiren
şafa uykusuna bürünüyor şimdi.
Ve uzanıp-ayağı kırık-ranzaya
tavana çizdiğim gözlerini düşlemek,
seni koğuşumun kaktüslerine ezberletmek
ve kaldırımları çatlayan
susuz sokakların adını
sana ağlattırmak her şeyin
sanki başka bir yarısı,gerçeği...

Uyanırken uykumdan
avludaki duvarlar seni konuşuyor
ve penceremden içeriye dalan
sonbahar kelebeği,
parmakuçlarımda üşüyor.
Sonra gözlerimin seyrine dalan
mavi bir bulut
takvim sayfalarına karışıyor.
Koparıyorum ki o sayfayı
gözlerimin önüne düşen
imkansız bir hayal:sen!..

Zaman 80'lerinen essiz
yollarına sokulan acı gibi
seriliyor üstüme apansız.
Tenim ve tırnaklarım hep başka bir
düş kirini kazıyor gözlerimden.
Parmaklıklar suları sızdırıyor
sözcüklerimin kan damlayan satırlarına.
Her günün kızıl güneşine inat
akşamlarım hep koynumda duruyor.
Sanki bir çocuk gibi
yağmurun gürlemesi korkutuyor onu.
Sarılıyor bana sımsıkı
kendi babasını sarar gibi,
kendi annesini koklar gibi.
Sen geliyorsun sonra yine aklıma:
''Acaba şu an hangi nehir yatağında
gizli günahlarını salıveriyor acılara.
Acaba hangi evde,
kimin aşına ortak oluyor
iki kız çocuğuyla utanarak.
Kimin güneşine kendi hıçkırık şiirini,
kendi hasretini öğretiyor!!!''
Aslında aniden ve daha çok
kimsesiz düşünceler benimkisi.
Kimi zaman avlunun ortasında kurulan
idam sehpası seni bana ancak özletiyor.
Vefasız mıyım yoksa daha çok
kendi içinde yalanı oynayan
bahtiyar mıyım bilemiyorum.
Belki de o idamın korkusu
veyahut ölümün yakamdan yakalayışıdır
seni son kez gönlüme koyan.

Belki de yıllar geçer ve
seni görmekte olduğum düş'teyken
tutup kolumdan
yarım asrı devirmiş,
yaşım kırkına varmış gibi
apar topar-botlarımın bağcıklarını dahi
daha düğümlememişken ve sana yazdığım
son destanım daha bitmemişken-
asmaya götürürler beni
hükümsüz yargısız...
Sorarlar sonra:
''Son dileğin nedir?''diye.
''imam istemem derim''önce
ve sana birkaç satırlık bir
mektup yazmak isterim son kez
-adı yaşam olan-
yüreğimden dökülerek.
Belki de utanırım
güz mevsiminin gelişinden.
Bana gül rengi uçurumlarını
sunarken ellerin,
sus-pus olurum konuşamam.
Kim bilir belki de dilsiz olurum da
ağlasamda,haykırsamda
duyuramam sesimi avluda dolaşan
bizim-mecari-kara kediye.

II
Seyredalıyorum şimdi.
Koparmaya çalışıyorum yıldızlardan,
avuçlamaya kalkışıyorum karanlıklardan.
Bu gece gözlerin,
mehtaba kartal bakışı atan
firari yabancı gibi
teslim alıyor ruhumu.
Dudaklarım kabuk bağlamış,
martılar konamıyor acıdan üstüne.
Masamdan kalkıpta pencerelerden dışarıya bakmak
uçurumun ufkuna kadar
sürüyor beni.
Fidansız,
zamansız,
yaşamsız,sessiz bir can oluyorum
akşam vakitlerinde.
Kıvrılıp uyuyorum sokak kaldırımlarında
-üşüyerek,titreyerek-ölür gibi.
Sevgiyi,aşkı rüyamda görmeyi umuyorum,
bulamıyorum.
''Herkesin uykuya daldığı bir vakitte
söküpte zincirleri,
avlunun en ıslak köşesine
idam sehpasını kurduruyorum karanlık adına.
Sonra dolunayın çığlıkları içinde
-gözümü bile kırpmadan-
kendimi asıyorum çırılçıplak
ibret-i alem için.''

III
Şimdi sende benden uzakta
kanat yüreğini.
Dağılsın zehirli umutların
arka sokak yalnızlığına.
Bir gün döneceğimi umacaksın ve
vurduracağımı sanacaksın boynumu.
Biliyorum kendi kaş ile göz aramdan dahi
kuş kıyımcılarına esir düşsem,
affetmek senin için olmayacak belki ama
bedenim zindan morgundaki soğuktan
daha çok senin gözyaşı kırbaçlarına
dayanmayı umacak.

Şimdi sen yavaş yavaş
kapat yüreğini ışıklı bir sabahın
aydınlığına.
Seninle bu uğurda verdiğimiz
onca hayal şehidi,
bir dala tutunmanın veyahut
ölmenin en zıt öyküsü artık.
''Çünkü ölmek su gibi gerektir bana.
Oysa yaşamak ise nefes gibi
ihtiyaçtır benden sana
ve o iki minik kızımıza.''


GÖKHAN ÇAKMAZ




Şehir: izmir

Doğum Tarihi:: 28.04.1989


Şiirlere Geri Dön   | Arkadaşına Gönder