Halk ozanlığımızın en ilginç, ünü çok yaygın ama yaşamıyla ilgili bilgi az olan bir ozan Aşık Ömer. Yaklaşık 1500 şiir bıraktığı söyleniyor. Bir şiirine bakarak Aşık Ömer''in Konya''nın Gözleve köyünde doğduğunu, yaşadığı dönemde önemli bir bilim merkezi olan Konya''da yetiştiğini kesinlikle söyleyenler var. Bunun yanısıra, kimi incelemeciler de, şiirlerindeki demelerinden yola çıkılarak Konyalı mı, Aydınlı mı, Kırımlı mı, Gözleveli mi olduğu konusunda ileri sürülen görüşlerin, ancak bir yakıştırma olabileceğini ileri sürüyorlar.

Gene yazdığı şiirlerden çıkarılan sonuçlara göre, Arapça, Farsça, bildiği, bu dillerde yazılmış yapıtları okuduğu anlaşılıyor. Bu yüzden olacak, Aşık Ömer hem aruz, hem hece ölçülerini kullanmıştır. Ancak, giderek halk dilinden uzaklaşan, karışık, yabancı sözcüklerin çoğaldığı, divan mazmun''larının yoğunlaştığı bir dil kullanıldığı görülüyor.

Bunun, halk şiir geleneğinden uzaklaşma oluduğu söylenebilir. Kimi incelemecilere göre Aşık Ömer, bir kentli aşıktır. Bu yargıya varılmasında, özellikle şiirlerinde kullandığı dilin, yaptığı benzetmelerin, dahası Karacaoğlan''ı küçümser bir tutum içinde Biz şair saymayız öyle ozanı demesinin de, neden olduğu düşünülebilir.

Aşık Ömer''in uzun bir yaşamı olduğu, çok gezdiği, gezdiği yerlerde saygınlık kazandığı, ün yaptığı, ilgi çektiği anlaşılıyor. Şiirlerinde sözünü ettiği olaylardan kaynaklanan, Aşık Ömer''in bir ordu ozanı olabileceği kanısı da ileri sürülüyor.

Aşık Ömer''in hem kendi dönemindeki, hem kendisinden sonra gelen ozanları etkilediği, halk ozanlarının giderek Aşık Ömer''in diline yaklaşan karmaşık sayılabilecek, arınmışlıktan ırak bir dili yeğledikleri dikkati çekiyor. Üretken bir ozan olduğu bıraktığı şiirlerin sayısından da ortaya çıkıyor. Ayrıca şiirlerindeki içtenliği, tutkunluklarını, acılarını dile getirişi de etkisini, ününü arttırıcı öğeler arasında sayılabilir.